Çox oxunanlar

12 Nisan 2010 Pazartesi

Büyük Bey’i Hatırlarken

Yurtların kaderi evlatlarınınki gibidir; Azerbaycan Türkleri tarihboyunca zulüm çekmiş, savaşlardaayaklaraltında kalmış, tıpkı vatansever evlatları gibi paramparça olmuşladdır: Babek vücudu parçalara ayrılarak, M.E.Resulzade ömrünün sonuna kadar mühaciretdevatan, istiglalhasratıyla yanarak, son nefesinde üç kez “Azerbaycan” diyerek, Hüseyin Cavid Sibirya çöllerinde donarak, ama vatan sevgisinden ve düşüncelerinden hiç ama hiç taviz vermeden can vermişlerdir.

Ebülfez Elçibey, konuşmalarından meydana gelen “Bu Menim Taleyimdir” adlı kitabında, milletinazatlığı için ölümüne mücadele etmek ve bundan dolayı hapishanelerde yatmanın kendi kaderi olduğunu söylemiştir. Onu yakından tanıyanlar, onun gerçekten vatan-millet için her şeyini verebilen büyük bir insan olduğunu bilirler. Tanınmış Azerbaycan şairi Bahtiyar Vahapzade bir şiirinde şöyle diyor:

Yaşamak yanmaktır, yanasan gerek,

Hayatın manası yalnız ondadır.

Eğer şam yanmırsa yaşamır demek,

Onun yaşamağı yanmağındadır.

Ebülfez Elçibey de bir mum gibi yanarak milletinin meşalesi oldu. Bu meşale, benim ve benim gibi binlerce gencin “yeniden doğmasına” yani hayatının anlamının değişmesine neden olmuştur. Nasıl mı?

70.li yıllarda genç bir doktor olarak çalışmağa başladığım zaman Rusça yazar və konuşur, iki yıllık Millî Demokratik Devletimizin Rus Kızıl Ordusu tarafından sapı kendimizden olan baltaların-kandırılmışların yardımı ile işgâl edildiği günü (27 nisan 1920) bayram olarak kabul eder, bu devletin kurucularını hemçinin Müsavatçıları “halk düşmanı”, Lenin ve Stalin’i babamız bilir, Komünist Partisi’ni methederdik. Tıpkı doğduğu gün caminin avlusuna atılmış, başkaları tarafından bulunup büyütülen, gerçek anne ve babasını tanımayan, geçmişini bilmeyen biri gibi. Sözün asıl manasında Sovyet idioloqları tafafından mankurtlaştırılmıştık. Yüzbinlerce genç aynı durumdaydı. O zaman Elçibey ve arkadaşları korku ve zorluklara göğüs gererek gerçekleri bu nesle anlatmaya, unutturulmuş hafızasını yeniden canlandırmaya başladılar. Bunda, o zaman Elçibey’in Prof. Ziya Bünyatov'la Azerbaycan Akademisi’nin Elyazmaları Enstitüsü’nde çalışarak saklı belgelere

ulaşabilmeleri de etkili olmuştur. O, daha sonra, Rus İmparatorluğunun zayıflaması ile milyonlarca Azerb. türkünün meydanlara çıkarak millî azatlık mücadelesine kalkmasını yönetenlerden biri hetta birincisi oldu.

Büyük Bey, ( sağlığında, biz ona böylə hitab ederdik. Və bundan sonra da həp böyle anaracağız) şu meziyetleri ve hizmetleri ile önder oldu, ölümsüzler arasına katıldı ve ben onu bu meziyetleriyle hep hatılayacağım:

O, Büyük bir Türkçü idi:

- Konuşma ve yazılarında XX yy. başlangıcında Ali Bey Hüseyinzade tarafından ortaya atılmış, Ziya Gökalp tarafından bir ideale dönüştürülmüş, Mehmet Emin Resulzade’nin siyasallaştırdığı, bir bayrak haline getirip devlet kurduğu "Türklük, Demokrasi, İslam" idealini ve Atatürk devletçilik tecrübesinin çağdaş yorumunu yapmıştır.

- Türklerin Ermeni, Fars ve Çinlilerle karşılıklı tarihlerinin öğrenilmesi ve araştırılmasında önemli katkıları olmuştur.

- Azerbaycan devlet dilinin Türk dili olarak yasallaşmasında, Türk dilinin ve Latin alfabesinin gelişmesinde başkaları gibi sözde değil, işte büyük katkıları olmuştur.

- Türkiye hayranı idi. 1993’de, yakın dostum 19.dönem Milletvekili Dr. Seyfi Şahin’e, Elçibey cumhurbaşkanı iken, Türkiye’nin yapabileceği yardım teklifine verdiyi cevap aynen şöyledir: “Bizler sıkıntıya girebiliriz; ama bizim için Türk dünyasının yıldızı olan Türkiye herhangi birbelayagirmemelidir”.

- Türk-İslam felsefesine kendine özgü katkıları olmuştur. İslam’ın daha çok barıştırıcılığı ve insan ahlakında eğitici rolünü vurgulamıştır.

- Onun şaheserlerinden biri de Bütov Azerbaycan uğrunda verdiği mücadelesi idi. Asrımızın milletler asrıdır. Türk dilli devlet ve topluluklarının da birçok problemlerini çözmek, dünyada hak ettiği yeri bulmak için bir araya gelmek, Umum Türk Evi gibi güçlü bir birlik oluşturmak doğal hakkıdır ve başkalarına kıyasla daha fazla imkâna sahiptir, diye düşünüyorum. Kökleri Türkistan’dan başlayıp dalları Anadolu’ya uzanan Batı-Doğu Türk Birliği ağacının gövdesi Azerbaycan’dır. Azerbaycan’ın önemi sadece jeopolitik konumu ve doğal zenginliğiyle değil, Nevruz bayramı gibi Türk millî örf-adetlerine, diline çok bağlılığı; sanatın her sahasındaki varlığıyla da, Türk Birliği’nin yolu Bütöv Azerbaycan’dan geçer. Kimilerine fantastik gibi görünse de bu Evi kurmak Büyük Bey’in amacıydı. Bu ideal ve onun uğrundaki mücadele, onu Türk Dünyası’nın liderlerinden biri yapmıştı. O, 1996’da Nahçivan'da göz hapsindeyken, İzmir’de yapılan ve Amerika’da yaşayan Türklerden Saka Türklerine kadar tüm Türk devlet ve topluluklarının katıldığı Türk Halkları Kurultayı’nda “Onur Başkanı” seçilirken tüm temsilciler bunu yarım saat ayakta alkışladılar. O, Türk Halkları Asamblesi’nin Fahri Başkanı, Avrasya Ödülünün sahibi idi.

- Ebülfez Beyin en büyük hizmeti, çox büyük fedakarlık yaparak Rus Ordusunu Vetenimizden çıkara bilmesi olmuşdur. Postsovet mekanında büyük devletlerin de, cabasına rağmen Gürcüstan, Maldova kibi respublikalar Rus Ordusunu bu gün de öz ülkelerinden çıkara bilmirler və gözüken bu ki, bu hala uzun sürecek.

Ebülfez Bey çok büyük demokrattı:Bir örnek vermek gerekirse; 16 haziran 1989 Bakü’de yarı yasal şeraitte geçirilen AHC’nin kuruluş konferansında o, AHC’nin başkanlığına seçildi. Tartışmalarda serbest ortam oluşsun diye, başkan olmasına rağmen, Bey, sadece temsilci fonksiyonu taşıyor, hatta kararların onayında oy kullanma hakkına bile sahip bulunmuyordu.

Geniş kalpli bir insandı: Haydar Aliyev'in hakimiyete getirilmesinde Bey’in çok yardımı olmuştur. Haydar Aliyev hakimiyete geldikten sonra onu ve arkadaşlarını yok etmeye çalışmıştır. Tüm bunlara rağmen, onun Haydar Aliyev’e hiç kini olmadı, meşru yollarla mücadele etmeyi tercih ederdi. Hep tavsiyesi şuydu: ‘’Önce iyi insan olmaya çalışın; iyi alim olmak kolay, iyi insan olmak çok zordur’’.

Bey birleştirici bir karaktere sahipti:

Onun Bakü’ye gelişi ile muhalefet cephesinde Demkongres etrafında birleşmeğe doğru bir gelişme vardı. Ama onun ölümüyle hatta AHCP parçalandı, hem de Azerbaycan Demokrasisi için çok önemli bir sınav aşamasında.

Büyük Bey çok dost canlı ve dostluğa sadık bir insandı:

O dostlarını sevdiği gibi etrafındakiler da onu çok severdi. Ölümünden az önce söylediklerin dikkat edin: “... mende xerçenk (kanser) hastalığının olduğunu bilip üzüme bakmağa azap çeken dostlarım, size bu azabı verdiğim için bağışlayın.” Bey’in hastalığını uzun süre kendinden ve milletten saklı tutan bu dostlar, bir doktor olarak bana göre, kendileri de farkında olmadan yanlış yapmışlar; Bey gibi Büyük İnsanların hastalıklarını bilmesi gerekirdi.

Hayranlarından biri olan, çocuğunun adını Elçibey koyan Elman Türkoğlu’nun ağlamaktan gözyaşı da kurumuş, her gün sabahın erken saatinden ta gece saat üçe dörde kadar Bey’in mezarı başında nöbet tutuyor. "Ben onun askeriydim, Paşasız yaşayamam” diyor.

Elçibey’in Bakü’deki cenaze törenininde herkesin, hatta onu zamanında dinlemeyenlerin ve üzenlerin, göz yaşlarına boğulduğunu görünce bana göre derin anlamı olan bir olayı hatırladım: Naxçıvannln Şahbuz ilçesinde hekim gibi çalışırdım. Çok ağır bir hastamın Rusya’da çalışan biricik oğlu, defalarca çağrılmasına rağmen gelmedi, zavallı anne ‘Rahim! Rahim’ diyerek can verdi. Öldü haberini aldıktan sonra oğlu geldi ve çok masraflı bir cenaze töreni düzenledi; annesine pahalı bir mezar yaptırdı. O zamandan hiç unutamadığım ve zaman-zaman tekrarlanmasına şahit olduğum bu tür olaylar insanı düşündürüyor: neden biz Türkler insanlar öldükten sonra onlara daha çok değer veriyoruz?

Bazı önemli tablolara yakından bakarken çok şey anlaşılmaz, uzaktan bakmak gerek. Ebulfez Bey de zaman geçtikçe daha iyi anlaşılacak ve daha çok anılacak diye düşünüyorum. Nedense, Bey’in ruhu karşısında hep beni rahatsız eden bir suçluluk duygusu şimdi beni daha çok sıkıyor; 1992‘de AHC’nin yaptığı yanlışlıklara karşı itiraz ederek Nahçivan’da 26 kişi AHC-den ayrılarak Azerbaycan Demokratik Partisini (ADP) kurmuştuk. Bey’in cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “AHC hakimiyete gelmeğe hazır değil” gerekçesi ile, parti olarak seçimlere katılmama kararı almıştık. Ben o zaman kararın eleyhine oy kullanan tek kişi olsam da, kararın gerekcesini doğru bulsam da, bunun Beye karşı bir haksızlık olduğunu düşünür ve rahatsız oluyorum.

Büyük Bey’in ölümünü duyunca içim sızladı. Bu hissi bir kaç ay önce “Azatlık”(Emperyalist zulümden kurtulduktan sonra ilk resmi azat yazılı basın organımız) gazetesinin kurucusu ve redaktörü olan, tanıyanlarının kalbinde hep yaşayacak, gerçekten büyük insan Necef Necefov’un ölüm haberini duyunca da yaşadım. Büyüklerin talihleri nasıl da birbirine benzer; Necef Bey de vatanın dertlerine dayanamadı; tıpkı Elçibey gibi kansere yenik düştü.Bu iki büyük insanın varisi olarak, bugün Azerbaycan’da demokrasinin dayanağı yazılı basındır. Şimdi Azerbaycan’ın her şeyden çok millî birliğe, orduya, iktisadi kalkınmaya ihtiyacı var; bütün bu konularda başarılı olmak da ancak demokrasi ile mümkündür. Kanaatimce demokrasi hem araç hem de amaç olmalıdır.

Bey’in ve Necef Necefov’un sadık devamçılarından olan “Yeni Müsavat” gazetesinin baş redaktörü Rauf Arifoğlu tutuklanmıştır. Rauf Bey’i şahsen tanırım, ona yöneltilen suçlamanın doğru olacağını hiç düşünmüyorum. Görünen o ki, Azerbaycan şimdiki iktidarı demokrasiyi tamamen yok etmek istiyor. Ne yazık ki, “NewYork Times’’ gazetesi dahi Rauf Bey hakkında yazı yazmasına rağmen, Türkiye’de beklenen tepki yoktur.

Büyük Bey’in ruhunun şad olmasını istiyor isek, onun ideallerini yaşatmalı, arzularını gerçekleştirmeye çalışmalı, başladığı mücadelesini sonuna kadar devam ettirmeliyiz; Kuzey Azerbaycan’ı, demokrasisini güçlendirerek demokratik ülke durumuna getirmeli, Birleşmiş Azerbaycan’ı yaratmalı, Geniş Türk Birliğini inşa etmeliyiz.

Ebulfez beyin hatırasını ebedîleştirmek için canı kadar sevdiği Türkiye’de ona anıt yapılmalıdır.

Kadirbilir Türk Milleti ve Tüürkiye Cumhuriteti Devleti’nin, onun anısını Ankara, İstanbul, İzmir, çok sevdiği Kayseri, Antalya, Samsun, Trabzon, Erzurum, Kars ve Iğdır gibi şehirlerde yaşatacağına, adının meydanlara, parklara ve caddelere verileceğine yürekten inanıyor, ilgili ve yetkililerin harekete geçmesini bekliyorum.

Ruhu şad olsun!... Ağustos 2000, Kayseri.

4 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Doktor men epilepsiya xestesiyem 20 yasim var 5 ildiki mualice aliram ve tutma olmuyub evveler melepsin dermani indi ise fillepsal istifade edirem. Lakin evvel hekim yaxwiya dogru getdiyimi dedi ama son getdiyim bir nece muayineden sonra biraz coxladigini dedi ve yatmagima diqqet edmem deilib ancaq yata bilmirem geceler 12 de yat deilib ve telebeyem onun ziyani ola bilermi ki arta. Ve icdiyon dermanin meen ziyanu varmi geleceyim ucub evlenmeyime eks tesri varmi bu xesteliyin cox xayiw edirem cvb verin mene

    YanıtlaSil
  3. Doktor cox xayiw edirem cvn vererdiz mene

    YanıtlaSil